17 Kasım 2009 Salı

EKONOMİNİN GERİLİM STRATEJİSİNE ETKİLERİ

Bu hafta adet olduğu üzere F.Bahçe-G.Saray arasındaki artarak devam eden gerilime etkisi olabilecek bir başka konuya bakalım. Ekonomi.


Nasıl bir etkisi olabilir demeyin okuyun.

Aziz Yıldırım Fenerbahçe'ye başkan olduğu ilk yıllardaki futbol camiasına olan agresif tarzını yıllar içinde törpülemiş son 2-3 yıldır da kendinden emin, sağlam taşlara basarak ilerleyen, rakiplerini eleştiren ancak taraftarı da hızla istediği kalıba sokan ve diğer kulüp başkanlarının pek de yapmaya cesaret edemeyeceği uygulamaları devreye sokan bir başkan imajı yaratmaya başladı. Evet hala antipatik geliyor olabilir ancak Anadolu kulüplerinin kasalarına daha fazla para giriyorsa bunu da Aziz Yıldırım'a borçlular.

Tabi bu noktalara kolay gelmedi. Pek çok kulüp içi grubu, bazı taraftar kesimlerini, medyayı karşına aldı ve çektiği eziyetleri, yaptığı fedakarlıkları anlatmaya gerek yok. Bu adımları atarken beraberinde ekonomik ilerlemeyi, 1-2 kalem gelire bağlı olmayan ve girdi noktalarını artıran bir portre de çizdi. Çok da sık hata yaptı ilk 8 yılında. Hala yapmıyor mu yapıyor ancak süratle eksiklerinden ve hatalarından arınıyor. Ve gerçekten profesyonel bir CEO edasıyla kulübü yönetiyor camiayı ve Türk futbol dünyasını yönlendiriyor.

Şimdi gelelim esas meseleye. Geçmiş yıllarda da çok olaylı F.Bahçe-G.Saray maçları oynandı. Ama arşivleri karıştırıp 2-3 yıllık maziye bakınca gördüğüm şey Aziz Yıldırım'ın bu olayları mükemmele yakın yönettiği. Adnan Polat ise daha fazla taraftar gibi davranan başkanlığın yanında sözcülük yapan, taraftarla içiçe olan bir portre sergiliyor. Özellikle demeçler ve kriz yönetimde Aziz Yıldırım karşısında geride kaldığını görüyorum. Son 1 yılda ise Adnan Polat daha agresif bir yapı içinde. Kulübü mali yönden ayağa kaldırma girişimleri, stat projesinde yaşanan aksaklıklar ve aldığı ağır eleştiriler, inşaatçı kimliği ile bu konulardaki prestij kaybını toplama çabası vs vs. Yapmaya çalıştıklarını takdir ediyorum kesinlikle olması gereken şeyleri gerçekleştirmeye çalışıyor. Ancak bu konuda F.Bahçe'nin açtığı yolda gidiyor olmak yada öyle olmasada öyle gösteriliyor olmak O'nu ciddi şekilde rahatsız ediyor. Bir de tüm bunların yanında taraftarını, oy potansiyelini arkasına değil karşına alıyor olmak içinde bulunduğu koşullarda düşüneceği en son şeydir. Bu yüzden de çıkan olaylar karşısında buna göre pozisyon alıyor. F.Bahçe'ye yanaşan, köprü atan, elini uzatan adam olmak şu anda işine gelmez. Şu anki bu negatif elektrikten ve kaostan güç almaktadır yapacaklarını sağlamlaştırmak için çünkü bir de G.Saray lisesi etkisi vardır karşısında başetmesi gereken. Bunu bertaraf etmenin de yolu camianın içinden değil tribünden geçmektedir.

Derbi öncesi yemek teklifini ise gayrı ciddi ve göstermelik buluyorum. Bir yemek yemekle düzelecek bir konu değil zira. Kaldı ki dışarı bir dolu yemek yendiğini biliyoruz. Aziz Yıldırım'da bunu gördüğü için oyunu satranç gibi oynayıp Polat'a bu kozu vermek de istemiyor. Ayrıca Polat başkanın adamı olmak isteyen taraftarları sürüklemek istemektedir ki ekonomik özgürlüğüne hızlı ulaşsın, lise rüzgarını dindirsin. Zira şu ana kadar Alp Yalman'dan tutunda Canaydın'a kadar kulübü düzlüğe çıkarmaya bu kadar yaklaşan bir başkan daha olmadı ve Polat bunu istiyor şu anda. Özür dilemenin, taraftarları afişe etmenin, derin üzüntü duyuyoruz demeçleri vermenin hiçbir kazanımı yok onun adına. Bu konuda öncü de olmak istemiyor ki 6. golü alkışlayan başkan Canaydın durumuna düşmemek için. Çünkü şu anda kozu yok elinde. Emin olun ekonomik olarak F.Bahçe'den güçlü bir G.Saray olsaydı son basketbol maçından sonra taraftarlarla o pozları vermez, resmi siteden o yazı yerine vay be dedirtecek bir yazı yayınlatırdı. Çünkü ne o poz ne de o yazı bir G.Saray Başkanının yapacağı ve yazacağı olmamalı bunu kendisi de çok iyi biliyor.

Bu sebeple 2. yarıda Ali Sami Yen'deki maçtan pek umudum yok. Çıkması muhtemel olayları (ki az öz olacak birşeyler hele bir de işler iyi gitmez ise) da yatıştırmak gibi çaba içinde olmayacaktır Polat.

Ancak ülke futbolu G.Saray'ın ekonomik düzlüğe çıkmasını beklemeye tahammül edecek mi? Bu işin sonu düzlük olmazsa eğer bu rekabeti daha ağır sonuçlar beklemektedir. Çünkü ülkede bu boyutta rekabet edip de geri kalmayı hazmedebilecek bir Türk yok. Kaldı ki son yıllarda her alanda F.Bahçe'nin galibiyet ağırlığı işi daha da zorlaştırıyor. Adnan Polat'ın stratejisini bu anlamda gözden geçirmesi gerekli. Ancak Polat cidden zor durumda olduğunu anlamak kolay ama bu tercihi yapmasını beklemek zor bir durum.

2 yorum:

Arkhe 18 Kasım 2009 10:35  

Bu çok mantıklı bir bakış açısı..

Adsız 18 Kasım 2009 15:44  

"insanlar bildikleri kadarını anlarmış.."

önce kalemine sağlık kardeşim, ancak itirazım var her zamanki gibi..
öğrenemeyeceksiniz biliyorum; çünkü hep farklı bakıyoruz biz bu olaylara..hipotek koydurduğunuzun farkına varmadan geçiyor yıllarınız camianıza..küçük başarıları gölgelemek için tüm bu ekonomik cetveller..hatırlamıyorum artık eskisi gibi başkanları, oyuncuları..
kupaları saymak daha kolay geliyor şimdi..
iyi var aziz'im..hiç bir GS başkanı görmedi onun dönemindeki başarılarımızı..bırakmasın istiyoruz sizi..sarılalım birlikte..sizde yalvarin yine..
:)
alıştık çünkü..kasımları verip mayısları almayı..
olmasada stadımız..beş kuruş paramız..tarih bizi yazacak yok başka şansınız.. :)

ne zaman temiz olur maçlar..?
paralı küfürbazlar, paralı çeteler, kesilmeyen elektrikler, muskasız direkler, yalan haberler, sudan bahaneler ve hazmetmeye hazır yürekler..
o zaman kadar..tarih..sadece tarih..

ultraFA

Yorum Gönder

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP