1 Şubat 2010 Pazartesi

SİVASSPOR:1 FENERBAHÇE:5

Öncelikle ligin ilk yarısındaki G.Saray maçından sonraki en net, temiz ve göze hoş gelen futbolu oynadı F.Bahçe. Hangi F.Bahçe, sezon başında transferlerden sonra kurduğu ilk 11'den 7 tane oyuncusunun olmadığı F.Bahçe. 4 as adam cezalı, Guiza sakat, Carlos ve Kazım takımda yok. Volkan, Gökhan Gönül, Bilica ve Alex sadece sezon başındaki takımın 11'den kalanlar. Ve ortaya konan futbol bu 7 adamlıdan çok daha tatminkar (Bu 7 oyuncudan sadece Emre Türk, Kazım'ı Türkten saymıyorum). Dolayısı ile A.Wenger'in "1 Brezilyalı hiç Brezilyalı 3 Brezilyalı çok Brezilyalı" sözü gerçek sanırım.

Neydi F.Bahçe'nin diğer maçlara göre artıları.
1. Skora ve dakikaya bakmadan 90 dakika maçın içinde kaldılar ve en ufak bir konsantrasyon bozukluğu yaşanmadı.

2. Sürekli yardımlaştılar, her topa ilk müdahale için bastılar (ilk gol bunun eseridir)

3. Sakin ve sabırla top yaptılar, herşeyden önemlisi oldukça düşük top kaybı ile oynadılar. Selçuk oyunun genelinde iyi görünsede gereksiz top kayıplarında birinciliği kimseye bırakmadı.

4. Sezon başında kanat bindirmelerinden güzel pasajlar sunan takım sonra ani bir duraklamaya girdi ancak bu maçta Uğur-Vederson, Gökhan-Mehmet ikilileri ile başarılı kanat akınları gerçekleşti. Özellikle Uğur Sevilla maçlarını bize hatırlattı.

5. Dinamik bir orta sahanın ve kanatların neler yapabileceğini, Alex'in böyle bir yapı içinde nasıl gol bölgelerinde daha verimli kullanılabileceğini ve hücumda oynayan oyuncuların kapasite artışını görmüş olduk.

Orta sahanın ve forvetlerin sürekli ileride basmaları Sivas'ın kaleye yaklaşmasına mani oldu. Gol hariç tek pozisyonları var o da ceza sahası dışında.


Bu maç ilerisi için ne derece ölçü olur onu bilemeyiz tabi ki hele ki haftaya ve Bursa kupa maçında tüm cezalı oyuncuların takıma döndüğünü düşündüğümüzde. Ancak isteyerek, hırsla ama aklını kullanarak, sürekli yardımlaşarak oynanan bir oyunda nelerin olabildiğini gördük. Ancak Uğur, Vederson, Selçuk, Deniz gibi oyuncuların performanslarının geçmiş yıllarda hiç süreklilik arz etmediğini de gerçek olarak önümüze koyalım.

Burada bir paragrafta Daum'a açalım. Sanırım Türkiye'e en çok eleştiril alan teknik adamdır. Ancak yedekleri dahi üst performans yaptıracak ve kondüsyon gösterecek kadar takımın içine katmış durumda. Bu da alkışı hakeden bir performans. Hakem Kuddusi Müftüoğlu ise başarılı bir performans gösterdi. Tartışımaya açık bir pozisyon dahi bırakmadı. Tebrikler.

MAÇIN ADAMI: Uğur Boral

MAÇIN ŞUTU: Mehmet Yıldız'ın 8 ay sonra kaleye ilk çektği şutun gol olması

MAÇIN HAKEM HATASI: Bravo Kuddusi Müftüoğlu.

MAÇIN HATASI: F.Bahçe'nin ikinci golünde adeta uyuyp kalan Sivas'ın savunma göbeği

MAÇIN POZİSYONU: Mehmet Topuz'un direkten dönen topu. Ancak güzel olan topun Mehmet'e gelene kadarki katettiği yol ve bu yolun kalitesi.

26 Ocak 2010 Salı

ÖNDER'İ AFFETMEK


"Öte yandan bir süredir takımdan ayrı olarak çalışmalarını sürdüren Önder Turacı da laktat testine katılırken, tecrübeli futbolcu takımla birlikte çalışmalara katılacak"

Önder'in affedildiğinin farklı bir dilde anlatımı resmi siteden bu şekilde duyruldu. Neden ceza aldı neden affedildi kamuoyunca anlaşılması pek mümkün olmadı. Yönetim tarafından bir açıklama yapılmadıkça anlaşılması mümkün değil.

İzin gününde sözlüsü yada kız arkadaşı ile yaşadığı bir tartışmadan sonra elini kesmesi ve ameliyat olması bir disiplinsizlik olarak addedildi ve kadro dışı kaldı. En azından bildiğimiz bu. Oyuncular araya girdi Daum ısrarcı oldu ama yönetim yada Aziz Yıldırım affı gündeme dahi getirmedi takımdan ayrı olarak çalışmalarına devam etti. Sonrasında ise 4 önemli oyuncunun Sivas maçı öncesi cezalı duruma düşmesi ile affedilmedi ama takımla çalışmalara katıldı.

Tüm bu gelişmeler eğer cidden böyle ise yönetimin disiplin anlayışında ciddi bir sorun var demektir. Yok bizim bilmediğimiz haklı sebeplerden dolayı verilmiş bir ceza var ise diyecek bir şey yok ancak bunu da yönetim yada Önder açıklamadıkça bilmenin imkanı yok. Ama bu haliyle yönetim ciddi şekilde töhmet altında kalmış durumda.

Sezon başından beri takımda olan olaylara bakacak olursak Önder'e gelene dek kadro dışı kalması gereken bir dolu adam var aslında. Ancak takımın sağlığı ve Önder'e diş geçmesi sebebiyle günah keçisi Önder oldu sanırım.

Otelde yaşanan kelepçeli geceler, maçlarda bazı oyuncuların ruhsuz ve vurdumduymaz halleri Önder'e gelene kadar cezalandırılması gerekli konular. Ve hatta son maçta Cristian, Santos ve Lugano'nun gördüğü anormal derecedeki abuksabuk sarı kartlar benim açımdan mide bulandırıcı.

Tüm bunlara bakınca Önder ne kadar masum kalıyor. Ancak bu cezanın affı ileride çok baş ağrıtacak ondan eminim.

23 Ocak 2010 Cumartesi

FENERBAHÇE:3 DENİZLİSPOR:1



Nihayet 2. yarı başladı. 2. yarı ile birlikte ben de yazılarıma kaldığım yerden devam ediyorum. Okuyuculardan bu 2 aylık mecburi ara için özür diliyorum.

Ligin 2. yarısı yağmur ve bakıma rağmen çok ağır bir zeminle başladı. İkinci yarıdaki fikstür avantajı bu zeminle F.Bahçe için dezavantaja dönüşebilir. Çünkü ilk 10 haftadan sonra görüldü ki (Aynı şey G.Saray içinde geçerli) Anadolu takımları F.Bahçe’yi durdurmak için oyun oynamak yerine tamamen oynatmamayı seçiyorlar ve seçecekler. Bu da işlerin F.Bahçe için bir kat daha zor olması anlamına geliyor. Bu durumda orta sahanın hücuma katkısı F.Bahçe’nin 2. yarıdaki etkisini ve durumunu belirleyecek. Cristian’ın daha fazla oyuna girmesi gerekli –bu kapasite onda mevcut- ancak bunun için de Bilica-Lugano ikilisinin daha güvenli ve rahat oynaması gerekli. Burada iş özellikle Santos ve Gökhan’ın hızlı kademeye girmelerine ve önlerinde oynayacak olan iki kanat oyuncusunun sürekli ortada alan daraltıcı oyun oynamasıyla mümkün. İlk müdahalelerde yapılacan hatalar geri dönüşleri zayıf olan bu ikilinin sürekli sorun yaşamasına ve orta sahanın sürekli gömülmesine sebep oluyor. Bu durumda Alex ve önünde oynayan oyuncuların pas alanı uzuyor, etki alanı düşüyor. Bu Antalya kupa maçı ve Denizli maçıyla artık net bir şekilde ortaya çıktı.

Özellikle son 15-20 dakikadaki baskılı oyun aslında sürekli eleştirilen hücum oyuncularının özelliklerini ortaya çıkardı. Ancak ne Daum ne de diğer yöneticiler bu tarz bir oyunu sürekli oynayamayacağını düşündükleri için olsa gerek Brezilya’da ekmeğini taştan çıkaracak golcü peşindeler yada bize öyle geliyor. Gökhan Ünal transferini de bu kapsamda görüyorum. Guiza ise F.Bahçe’ye geldiğinden beri en etkili ve istekli oyununu bu maçta oynadı ve İspanya’da nasıl gol kralı olduğundan pasajlar sundu aslında bizlere.

Gökhan Ünal’ın takıma katılması tartışılsa da takımı katkısı tartışılmayacak. Bu maçta tüm gollerin içinde yer aldı. Bu hava ve saha şartlarına rağmen Semih ve Guiza takımın en etkili ve en istekli isimleriydi.

Fenerbahçe Carlos’un gidişi, Santos beke dönüşü, Kazım’ın takımdan ayrışı ile kanat bindirmesi yapacak oyuncu bakımından ciddi bir zayıflık içinde girdi. M.Topuz, U.Boral, Özer bu kanat yükünü kaldıracak oyuncular değil. Aykut Kocaman Brezilya’dan bir kanat oyuncuyla dönerse hiç şaşırmamak lazım.

Denizlispor maçı yenilmemek için oynadı, gol haricinde kaleye dahi yaklaşamadı, maçı kaybetmeyi sonuna kadar hakettiler. Bu şekilde ligde kalmaları da mümkün değil. Ligin Ankaraspor’dan sonra 2. yolcusu olmanın en büyük adayı.

Herşeye rağmen bu soğuk havada ağır sahada mücadele eden oyuncuları kutlamak lazım.

Ancak aklıma takılan birşeyi de yazmadan edemeyeceğim. Bir sonraki maçta cezalı duruma düşen 3 yabancı oyuncu, Santos, Bilica ve Cristian'ın kart gördüğü pozisyonlar kritik içeriği olmayan ve sarı kart görmek için inanılmaz gereksiz hareketleri içeren pozisyonlar. Acaba soğuk ve karlı Sivas havası bizim Güney Amerikalıları korkutmuş olmasın sakın? Umarım sadece bir kuruntudur bu düşünce.

F.Bahçe ise 2. yarıda izleyeceği yolun ip uçlarını almış olmalı.
Basketboldaki ‘Her takım oyun kurucusu kadar oynar’ sözünü futbol için ‘her takım orta sahası kadar yol alır’ şeklinde söylemek doğru olmalı. F.Bahçe kalede Volkan, Gökhan-Lugano-Bilica-Santos ve Guiza-Semih-Gökhan-Alex dörtlüleri ile bence tartışmasız ligin en iyi ön ve arka hattına sahip. Ancak bu hatların gücünü daha kuvvetli bir orta saha ile ortaya çıkartabilir. Daum ustalığını bakalım 2. yarıda görebeilecek miyiz?

MAÇIN ADAMI: Daniel GUIZA

MAÇIN HAKEM HATASI: Semih’in çok net bir şekilde aldığı topu taban girdi sebebiyle iptal etmesi.

MAÇIN HATASI: Gole kadar çok iyi oynayan kaleci Özden’in baraja rağmen hatalı hareket etmesi ve tek ayak üzerinde yakalanıp Santos’un vuruşunu kalede görmesi.

MAÇIN ŞUTU: Guiza’nın direkten dönen vuruşu. Maçın erken çözülmesine mani oldu.

MAÇIN POZİSYONU: 2. golde Gökhan’ın vuruşu, Semih’in top takibi, Guiza’nın ölçülü pası ve Özer’in net plasesi. Her biri bir puzzle gibi skoru oluşturdu.

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP