23 Ocak 2010 Cumartesi

FENERBAHÇE:3 DENİZLİSPOR:1



Nihayet 2. yarı başladı. 2. yarı ile birlikte ben de yazılarıma kaldığım yerden devam ediyorum. Okuyuculardan bu 2 aylık mecburi ara için özür diliyorum.

Ligin 2. yarısı yağmur ve bakıma rağmen çok ağır bir zeminle başladı. İkinci yarıdaki fikstür avantajı bu zeminle F.Bahçe için dezavantaja dönüşebilir. Çünkü ilk 10 haftadan sonra görüldü ki (Aynı şey G.Saray içinde geçerli) Anadolu takımları F.Bahçe’yi durdurmak için oyun oynamak yerine tamamen oynatmamayı seçiyorlar ve seçecekler. Bu da işlerin F.Bahçe için bir kat daha zor olması anlamına geliyor. Bu durumda orta sahanın hücuma katkısı F.Bahçe’nin 2. yarıdaki etkisini ve durumunu belirleyecek. Cristian’ın daha fazla oyuna girmesi gerekli –bu kapasite onda mevcut- ancak bunun için de Bilica-Lugano ikilisinin daha güvenli ve rahat oynaması gerekli. Burada iş özellikle Santos ve Gökhan’ın hızlı kademeye girmelerine ve önlerinde oynayacak olan iki kanat oyuncusunun sürekli ortada alan daraltıcı oyun oynamasıyla mümkün. İlk müdahalelerde yapılacan hatalar geri dönüşleri zayıf olan bu ikilinin sürekli sorun yaşamasına ve orta sahanın sürekli gömülmesine sebep oluyor. Bu durumda Alex ve önünde oynayan oyuncuların pas alanı uzuyor, etki alanı düşüyor. Bu Antalya kupa maçı ve Denizli maçıyla artık net bir şekilde ortaya çıktı.

Özellikle son 15-20 dakikadaki baskılı oyun aslında sürekli eleştirilen hücum oyuncularının özelliklerini ortaya çıkardı. Ancak ne Daum ne de diğer yöneticiler bu tarz bir oyunu sürekli oynayamayacağını düşündükleri için olsa gerek Brezilya’da ekmeğini taştan çıkaracak golcü peşindeler yada bize öyle geliyor. Gökhan Ünal transferini de bu kapsamda görüyorum. Guiza ise F.Bahçe’ye geldiğinden beri en etkili ve istekli oyununu bu maçta oynadı ve İspanya’da nasıl gol kralı olduğundan pasajlar sundu aslında bizlere.

Gökhan Ünal’ın takıma katılması tartışılsa da takımı katkısı tartışılmayacak. Bu maçta tüm gollerin içinde yer aldı. Bu hava ve saha şartlarına rağmen Semih ve Guiza takımın en etkili ve en istekli isimleriydi.

Fenerbahçe Carlos’un gidişi, Santos beke dönüşü, Kazım’ın takımdan ayrışı ile kanat bindirmesi yapacak oyuncu bakımından ciddi bir zayıflık içinde girdi. M.Topuz, U.Boral, Özer bu kanat yükünü kaldıracak oyuncular değil. Aykut Kocaman Brezilya’dan bir kanat oyuncuyla dönerse hiç şaşırmamak lazım.

Denizlispor maçı yenilmemek için oynadı, gol haricinde kaleye dahi yaklaşamadı, maçı kaybetmeyi sonuna kadar hakettiler. Bu şekilde ligde kalmaları da mümkün değil. Ligin Ankaraspor’dan sonra 2. yolcusu olmanın en büyük adayı.

Herşeye rağmen bu soğuk havada ağır sahada mücadele eden oyuncuları kutlamak lazım.

Ancak aklıma takılan birşeyi de yazmadan edemeyeceğim. Bir sonraki maçta cezalı duruma düşen 3 yabancı oyuncu, Santos, Bilica ve Cristian'ın kart gördüğü pozisyonlar kritik içeriği olmayan ve sarı kart görmek için inanılmaz gereksiz hareketleri içeren pozisyonlar. Acaba soğuk ve karlı Sivas havası bizim Güney Amerikalıları korkutmuş olmasın sakın? Umarım sadece bir kuruntudur bu düşünce.

F.Bahçe ise 2. yarıda izleyeceği yolun ip uçlarını almış olmalı.
Basketboldaki ‘Her takım oyun kurucusu kadar oynar’ sözünü futbol için ‘her takım orta sahası kadar yol alır’ şeklinde söylemek doğru olmalı. F.Bahçe kalede Volkan, Gökhan-Lugano-Bilica-Santos ve Guiza-Semih-Gökhan-Alex dörtlüleri ile bence tartışmasız ligin en iyi ön ve arka hattına sahip. Ancak bu hatların gücünü daha kuvvetli bir orta saha ile ortaya çıkartabilir. Daum ustalığını bakalım 2. yarıda görebeilecek miyiz?

MAÇIN ADAMI: Daniel GUIZA

MAÇIN HAKEM HATASI: Semih’in çok net bir şekilde aldığı topu taban girdi sebebiyle iptal etmesi.

MAÇIN HATASI: Gole kadar çok iyi oynayan kaleci Özden’in baraja rağmen hatalı hareket etmesi ve tek ayak üzerinde yakalanıp Santos’un vuruşunu kalede görmesi.

MAÇIN ŞUTU: Guiza’nın direkten dönen vuruşu. Maçın erken çözülmesine mani oldu.

MAÇIN POZİSYONU: 2. golde Gökhan’ın vuruşu, Semih’in top takibi, Guiza’nın ölçülü pası ve Özer’in net plasesi. Her biri bir puzzle gibi skoru oluşturdu.

1 yorum:

Şenbaşkan 24 Ocak 2010 22:11  

Evet madem yazarımız yazılarına yeniden başladı ben de maç hakkındaki bazı düşüncelerimle beraber yazarımızı biraz daha heveslendirmek istiyorum.
Öncelikle havanın berbat olduğunu ve bizlerin tribünde bile maçı takip ederken çok zorlandığımızı belirtmek isterim.
Bu maç bana "genç" semih'in canla başla mücadele ettiği yanılmıyorsam 2 gol attığı ama kazanamadığımız ersun yenal'ın gençlerbirliği ile Kadıköy'de oynadığımız maçı hatırlattı.O maçtaki istekli oyunun bir benzeri özellikle hücum hattımızdaki oyuncular tarafından bu maçta da sergilendi.Zaten bu istekli oyun hem skoru hem de tribünde bulunan "konsantre" özelliklere sahip taraftarların inancını pekiştirmiştir.
Özer'in golü ise oyun disiplinimizin yediğimiz gole rağmen devem ettiğinin bir göstergesi olarak beni ileriki haftalar için umutlandırdı.

Yorum Gönder

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP