29 Eylül 2009 Salı

MİKROFONLARIMIZ İSTANBUL İNÖNÜ STADINDA


Eskiden televizyondan maç izlenmediği yıllarda -mecburen- radyodan maç dinlenirdi. Aklımda sürekli Orhan Ayhan'ın maç anlatışları kaldı ve diğer ismini hatırlayamadığım değerli maç spikerleri. Çok büyük keyifti maç saatini beklemek, naklen yayın cıngılını dinlemek. Spikerlerin maçları etraflı anlatışları. 'Karşılaşma başladı sayın izleyiciler. Dolmabahçe Stadı'ndaki Beşiktaş bugün siyah-beyaz çubuklu forması ile deniz tarafındaki kaleye hücum ediyor...' diye başlayıp uzayan cümleler. Sanki bir Halide Edip, Yaşar Kemal edasıyla anlatılan maçlar. Aralarda reklam cıngıllarına ise hasta olurdum. Hele bir Stil boya reklamı yok mu? Günlerce dilimden gitmezdi. Almadım uzun bir süre o boyalardan eve zaten.

Kimilerini seyredemedim belki ama Karagümrük, Mersin İdman Yurdu, Orduspor hep benim aklımda radyo takımları olarak kaldı. Özellikle de Karagümrük. Hani en özlediğim takım O'dur hala.

Aynı zamanda inanılmaz bir heyecan radyo. Çünkü sürekli tuttuğun takımın maçını dinleme olanağın yok. Bir o staddasın bir bu stadda. Hele de bir maç anlatılırken sesin yavaştan azalması sonrasında merkeze bağlanılıp 'Evet şimdi mikrofonlarımız Fenerbahçe Stadı'nda' sesinin duyulması ile nabızın 150 vurması yok mu. Adamı kalp krizinden götürür. Maçın ne olduğunun önemi olmuyor o anda. Ve maça bağlandıktan sonra arka plan sesi beklerdim. Bakalım gol gürültüsü nasıl ilk anda. Eğer ciddi anlamda gürültü geliyorsa spikerin gol demesine gerek kalmıyor ben anlıyordum F.Bahçe'nin gol attığını. Yok bir sessizlik hakimse o zaman eyvah.

Bir seferinde F.Bahçe-G.Saray TSYD Kupası maçı dinleyeceğiz. TV vermiyor maçı. Aksi gibi radyoda ilk yarıyı vermedi. Evde inanılmaz bir heyecan, gerginlik. Yıl 90'ların başı, zira Vokri var takımda. İkinci yarı yayınına bağlanılıyor, spiker inatla skoru söylemiyor. Biz kriz geçirmek üzeriyiz evde. 'İlk yarıda nefis bir maç ve gol yağmuru vardı sayın izleyiciler' vs vs uzayan cümleler. Saniyeler içinde kurulan birbirinden berbat senaryolar kafada tabi ki. İyiyi düşünemiyoruz ki kimbilir bu gol yağmurundan nasibimizi nasıl aldık. Belki de kötüye alıştırma kendimizi. Benim için saatler ama gerçekte 1-2 dakika içinde spikerin ağzından skor çıkıyor. İlk yarıyı F.Bahçe 4-2 önde bitiyor. Ve sevinç tarifsiz.

Tabi artık TV'de maç izleyel beri radyodan maç nadir dinler olduk. Bu arada bir bayan maç spikerimiz de oldu. Semahat Arslaner. Kendisini dinleyemedim doğal olarak ama nasıl bir şeydir meraktayım açıkçası. Ama bir röportaj var kendisi ile meraklıları için.

Ama ne olursa olsun Halit Kıvanç'tan bir 90 dakika dinleyememiş olmak benim için üzücü. Yaptığı programları dinledikçe kimbilir ne muhteşemdir ondan maç dinlemek diye iç geçiriyorum. Can Bartu'yu, Pele'yi, Metin Oktay'ı seyredememek gibi bir şey olsa gerek ondan maç dinlememek. Bu vesile ile büyük ustanın da kulaklarını çınlatmış olalım.
Bazı keyifler artık eski yıllarda kaldı geri dönmek mümkün değil ama hatırladıkça bile içimi burkan hatıralar radyo maçları.

0 yorum:

Yorum Gönder

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP