2 Ekim 2009 Cuma

SIR ALEX

Bu Sir Alex dediğimiz, Ferguson olanı değil bu sefer. Doğruca De Souza olanı. Hani şu Fenerbahçe'nin parlak kafalı 10 numarası. Hoş bazen saçlarını uzattığı da oluyordu ama o zamanda bitli kenar mahalle çocuklarına benziyor açıkçası. Kel hali daha bir karizmatik yapıyor O'nu.

2004 yılında geldiği Fenerbahçe'de 6. sezonunu geçiriyor. Zaman olarak bakarsak Fenerbahçe'de Uche'den (9 yıl) sonra en uzun süre oynayan yabancı futbolcu. Ancak bu zaman dilimi içinde Uche'den 31 maç daha fazla oynamış. Avrupa'da en çok gol atan oyuncusu aynı zamanda. Sezon başına 30 lig maçı ortalaması ile oynadığını düşünürsek oldukça iyi bir performans. F.Bahçe tarihinin ilk yabancı gol kralı ve Türkiye gol kralları içinde gerçek anlamda golcü olmayan ilk oyuncu vs vs kariyer listesi uzayıp gidiyor.

Alex aynı zamanda ülkenin futbol kantarı. Her gelen aynı Fantom'un ormanda 10 kaplan gücünde olması gibi bilmemkaç Alex etti durdu yıllarca. Lincoln 10 Alex, Delgado 5 Alex, falanca 8 Alex etti sürekli. Ama daha hiçbirisi 0.5 Alex bile edemedi.

Alex'i dönem dönem eleştirdik takımı yavaşlatıyor, koşmuyor, el freni oluyor dedik. Bunu demedim diyen bile içinden geçirdi, acaba mı dedi. Hatta bazen eleştirmedik, ileri gittik, haddimizi aştık tribünlerce yuhaladık. Belki bu yazı benim içinde bir günah çıkarma yazısı. Gittikten sonra yazmak istemedim belki de.

Alex öncelikle mükemmel bir profesyonel. Çok iyi bir aile babası ve herşeyden önce adam gibi adam. Rakip takım taraftarlarınca da ciddi tehlike. O koşmayan Alex sahada ise devamlı bir dayanağın var demektir. Sihirbaz gibi, ilüzyonist gibi. Ne zaman ne yapacağı belirsiz. Acımasız bir sol ayak. Bir bakıyorsun kadife gibi vurup kaleciyi paralize ediyor, bir bakıyorsun mermi bir şutla tribünler anlamadan golü atıyor. Sanki gözler 360 derece dönüyor yada arkasında, tepesinde gözleri var. Top ona gelmeden daha topu nereye atacağını pozisyonun nasıl gelişeceğini hesap ediyor. En hızlı bilgisayardan daha hızlı çalışıyor oyun zekası.

Alex bu sezondan sonra 1 yıl daha kalacağını ve sonra ülkesine, Cruzeiro'ya döneceğini açıkladı. Yani Alex'i seyretmeyenler varsa son 20 ay. Sonrası hüzünlü bir veda. Büyük usta, futbolun keyfi, taraftarın sevgilisi. Artık maçlarda ilk tribüne kim çağırılır ondan sonra bilemem. Ama Alex'i şimdiden özlemeye başlayabiliriz.
O hep bizim 'I love you Alex' imiz olarak kalacak, ve O'nu golden sonra göğsüne vura vura korner bayrağına doğru koşarken hatırlayacağım ve her ne kadar iyi anlaşamasalarda masamdaki Van Hooijdonk heykelciğinin yanına bir Alex heykelciği koyacağım.

2 yorum:

erkan senturk 3 Ekim 2009 20:02  

belkide bu ülkede adına methiyeler düzülmeyi en fazla hak etmiş futbolcudur alex, her orta sağ oyuncusu hep haci ile kıyaslanmıştır, ama kim nederse desin hem karakte hem yetenek olarak alex ile rekabet bile edemez. ÇOK YAŞA ALEX....

tunakosova 5 Ekim 2009 14:08  

tartismasiz bir futbol zekasi, dedigin gibi kalan 20 ayi bizler kacirmayalim tabiki ama aslinda mumkunse Ozer Hurmaci, Mehmet Topuz ve orta saha-forvet hattinin diger tum yildiz adayi genclerimiz de ellerindeki nimeti kacirmasinlar.

Yorum Gönder

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP