20 Eylül 2009 Pazar

FENERBAHÇE:1 İSTANBUL BB:0

Bayramda izin sebebiyle bir süre yazılara ara vermek durumunda kaldım ancak yine de kaldığım yerde maçı izledim ve yorum yazmak için bilgisayarın başına geçtim. Yazıyı yazarkende Erman Toroğlu'nun Bodrum'dan yazdığı yazılar aklıma geldi. Bayramdan sonra yazıların eski yoğunluğuna kaldığım yerden devam edeceğim.

Twente maçı takımda ağır hasar bırakmış bu gayet belli. Olabilecek kötü bir sonuç takımın güven kaybına sebebiyet vereceği için olması gerekeninde üzerinde temkinli bir oyun oldu. Hatta o kadar temkinliydiler ki neredeyse gol pozisyonuna bile kaçırırsam diye girmediler!

Takımın ilk onbirini mantıklı buldum. Çünkü yapılacak değişiklikler Twente maçında kötü performans gösterenleri üzerine çizgi çekilmiş psikozuna sokabilirdi. Daum onlara bir şans daha verdi. Ama biraz Kazım hariç Guiza bunu pek kullanamadı yine ama geçerli sebepleri vardı Guiza'nın bence. Ve sanırım seyirci ile karşı karşıya getirmemek için Guiza'yı oyundan almadı Daum.

Takım Twente maçını gözünün önünde sıcak tuttuğu için 1-0'dan sonra savunmayı sürekli 3'lü 4'lü tutarak kontra yemeden ve Belediye'ye boş alan bırakmadan oynadı. Özellikle Bilica'nın performansı başarılıydı (bu da çok normal çünkü geriye yaslanan bir takım savunmacısı olarak en iyi ortamdı Bilica için). Lugano'daki düşüş hızla devam ediyor. İnatla uzun toplarla oyuna girmeye çalışıyor ve eline yüzüne bulaştırıyor. Daum'un uyarması ve arkadaşlarının da yardımcı olması gerekli. Kazım ve Santos bu maçta yerlerine daha çok sadık kaldılar ve önceki maçlara göre çok daha az ortaya kat ettiler. Geçen maçla kıyaslarsak ciddiyet ve asabiyet sorunları çözülmüş gibi. Ancak şimdi de sezon başındaki hızlı ve etkli paslaşmaların yerinde yeller esiyor. Fenerbahçe oyun mantalitesi olarak fizik gücüne dayalı yada sürekli baskılı bir oyun oynamadığı için elindeki en büyük silahını toprağa gömmüş durumda. Bu şekilde takım verimli olmadığı için mecburen çok daha yüksek efora girmek durumunda kalıyor ve birden kısırlaşıyor. Son 3-4 maç bunu açık bir şekilde ortaya koymaya başladı ve bu hücum organizayonlarında görünen o ki Daum'un bir B Planı yok elinde. Çünkü sezon balındaki gibi kanatlar da etkin değil.

Alex markaja girince (Emre'de olmayınca) Guiza'da istediği topları alamadı ve geçen yılki gibi ıssız adam rolüne girdi.


Topuz henüz ürkekliğini atmış değil. Dolayısı ile takımı hücuma sürükleyecek fonsyonlarını açmış değil. Bu durumda Emre hızla aranmakta.

Oyunun genelinde aklı karışık bir takım izledik aslında. Tribünlerde tepkiye erken girdiler. Onlarında biraz daha temkinli olması lazım.

Takımın tüm bu sorunları aşabilecek oyuncu profili, yetenekleri ve bunu yapabilecek bir antrenörü var. Bunun geçici bir tıkanıklık olduğunu umut ediyorum.

MAÇIN ADAMI: Fabio Bilica

MAÇIN POZİSYONU: Guiza'nın üst üste kaçırdığı gol.

MAÇIN HATASI: Volkan'ın maçın başında elinden kaçırdığı top.

MAÇIN ŞUTU: Vederson'un serbest vuruşu.

MAÇIN HAKEM HATASI: Hüseyin Göçek mükemmel bir maç yönetti. Yardımcılar adları gibi yardımcı oldular maçın iyi gitmesi için. Tebrikler hakemlere.

0 yorum:

Yorum Gönder

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP