1 Eylül 2009 Salı

KERAMET KİMDE


Bu yılki başlangıç geçen yıllara göre daha bir yumuşak oldu sanki. Aziz Yıldırım’ın masum 3 yıl şampiyonluk vaadi haricinde iddialı açıklamaları sezon başında okuyup duyamadık. Zaten 3 büyük kulüp başkanın şampiyonluk sözü vermesi kadar doğal bir söylem olamaz. Bu takımların varlık sebeplerinden birisi şampiyon olmak değil midir? Neden eleştirilir o zaman bu insanlar. Zaten Avrupa’da başarı bekleyen ve dile getiren yok içlerinde. Demek ki herşey süt liman.
Bu yumuşak girişin pek çok sebebi vardır tabi ki. Geçmişte edinilmiş öğretiler en başta geliyor olabilir mesela. Taraftarı ve medyayı daha ilk günden hidrojen ile doldurulmuş balona çevirmek istemiyorlar ki yükselişin inişi hasarlı olmasın. Ancak başkanlar aynı başkan, yönetimler aynı yönetim, taraftarlar aynı taraftarken bu yumuşuklağın tek sebebi tecrübe olmasa gerek. Kaldı ki ilerleyen haftaların bize ne getireceğini bu insanları nasıl değiştireceğini bilmiyoruz henüz. Aziz Yıldırım’ın 11 yıldan sonra, Demirören’inde bir şampiyonluktan sonra değişmiş olmasına inanmak zor açıkçası. Bu değişiklik sebebi Mustafa Denizli, Frank Rijkaard ve Chrispoph Daum olma ihtimali oldukça yüksek bir oran toplam içinde sanki. Ya da ben öyle olduğuna inanmak istiyorum. Bu üç isimde ulaşabildikleri futbol çerçeveleri içinde güvenilir, sözü ağızdan çıkarırken 2 değil 3 kez beyin kıvrımlarından geçiren insanlar. Kelime ve cümleleri, harfleri özenle seçip savurmadan boşluklara dolduruyorlar. Dolan boşluklar bir başkasının pervasız cümleleri ile dağıtılamayacak kadar sert oluyor, en azından şimdilik. Böyle bir ortamı uzun yıllardır özlemişiz. Rakibi ezmeden, onu yücelterek yapılan açıklamalar. Gereksiz soruları ustaca çalımlayan, vermesi gerekli mesajı adrese doğruca ulaştıran teknik patronlar. Böyle bir ortamı bulan Türk futbolu ve taraftar kitlesi yıllardır kaçırdığı trenin son vagonunu yakalama fırsatı buldu. En büyük dileğim haftaların getireceği yıpratıcı mücadele içinde camilarının arka plan seslerine yenik düşmemeleri. Bu üç ismin yenik düşmesi gerçek manada yenilmelerinden değil kirlenmemek için nazikçe sahneden çekilmeleri ile gerçekleşir. Çünkü bu zamana kadar edindiklerini bir çırpıda kaybetmek istemeyecek kadar zeka sahibidirler. Salt teknik adamlıktan adamlığa terfi ettirdikleri bu mevkilerini yıpratmamak tribünlerin en büyük görevi olmalı. Sonuçta kaybeden Türk Futbolu olacaktır bu üç isim değil. Sürekli istikrar, futbol barışı ve kalıcı başırı isteyen takım ve taraftarlara önemle duyrulur.

0 yorum:

Yorum Gönder

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP